Bir AKRABAM var bir gün baktım ki evini yıkmak istiyenler ile dost olmuş kendilerine bütün gücü ile yardım ediyor ve onlara büyük destek oluyor yardım yaptıkçada onlara teşekkür edip onlara yardım ettiği için bahtiyar olduğunu tekrarlayıp duruyor ve evlerine sık sık ziyaretlerde bulunuyor, şaşırıp kaldım AKRABAMIN bu davranışına, zira kendi kardeşlerinin evini bir gün bile ziyaret etmemiştir bu AKRABAM, kardeşleri zaman zaman yaşadıkları dedelerinin evine ziyret etmesini yalvarcasına istemişlersede kendisinden bu isteklerini kulak ardı ederek kendilerine ziyarette bulunmamış, dahada tuhaf olan şey kardeşlerinin evlerini ellerinden almak istediklerini bildiği halde kendisinden olmayanlara yardım etmesidir. Dahasıda var bu AKRABAM kendi kardeşlerine yardım etmesi için onlardan sözünden çıkmamalarını ve bütün isteklerine itaat etmelerini şart koymuş, bende akrabalık icabı bunları bildiğim için bir gün kendisine sordum: Aziz AKRABAM sen neden öyle davranıyorsun, senin evini yıkmak istiyene ve hiç bir sözüne itaat etmeyene, eğer hatırlıyorsan sana zarar veren bir kediyi bile sana vermiyeceğini söyliyene yardım ederken seni seven ve bütün ömrünü seni sevmekle geçiren ve dualarında seni TANRININ KORUMASINI istiyen kendi kardeşlerini hor görüyorsun? Dönüp bana kızarak söyledi görünüyor ki sen siyasetten anlamıyorsun ve siyaset ile ekonominin biribirine bağlı olduğunu bilmiyorsun, benim evimi yıkacaklarını zanettiklerin ile ticaretim var bana milyarlarca para kazandırıyorlar ve bende çoluk çocuğumu bu paralar ile mesut yaşatmağa çalışıyorum ve benimle arası açık olan evladlarımı kazanıyorum halbuki senin dediğin kardeşlerim yoksul ve parasız dolayısıyla bana yük olmuşlar ve başımı ağırtıyorlar birde bu gururlu kardeşlerim sözüme itaat etmiyorlar ben onlar ile neden uğraşayım? onlarda hayır yoktur. Sana öğütüm kardeşlerime de ki onlarda gidip ticari ortağımın villasına evlerini eklesinler ancak O zaman kendilerinden razı olurum ve benim yardımlarımdan fayda görürler, dedim AKRABAMA yahu kardeşim sen kardeşlerini kendi kaderlerine terk etmekle inanıyormusun ki dedelerinin evini yadlara terk etsinler? Onlar O evde doğdular ve aynı evde kalacaklar ve gerekirse evleri için ölecekler ama yadlara dedelerinin evini terk etmiyecekler. Dönüp bana dedi ki sıkma canımı senin siyasetten anlamadığını söylemiştim sana ya, işte anlamıyorsun. Yaklaştım kendisine ve kulağına fısıldıyarak gizlice dedim ki aziz AKRABAM ben senin siyasetinle iş görürsem SIYASAT olurum, beni SIYASAT etmeye hakkın yoktur senin. Bilmelisinde ki ben SIYASAT olursam sende el alem içinde SIYASAT olursun, dönüp kızarak dedi ki sen ne dayyatırıyorsun, sen anlamalısın bu siyasettir siyaset, birde kelimelerle oynama. İşte O zaman kendi kendime dedim ALLAH'a şükürler olsun ki şimdiye kadar siyaseti anlamamışım hep duygumla hareket etmişim, yinede susmadım ve AKRABAMA cevabım bu oldu, bak aziz AKRABAM senin teklifini kardeşlerine söyliyemem çünkü senin yanlış olduğuna inanmışım, ayrıca senin kardeşlerinin nesilleri bile zan etmem bu öneriyi kabul etsinler ve senin siyasetini öğrensinler, evimizi elimizden almak istiyenler ile ekonomik çıkarları için anlaşıp dedelerinin evini onlara versinler ve evimizi korumak için şirin canlarından olan azizlerimizi unutsunlar. İşte O andada kendisne Namık Kemal'ın Hürriyet kasidesinin aklıma geldiğini söyledim ve kendisi için şunu okudum (( FELEK HER TÜRLÜ ESBÂB'I TOPLASIN GELSİN*****DÖNERSEM KAHBEYİM MİLLET YOLUNDA BİR AZîMETTEN )). Eminim ki benim gibi AKRABAMIN siyasettinden anlamıyan ev halkım NAMIK KEMAL'ın bu mis'ralarını benden önce defalarca tekrarlamışlar, yeni nesillerde bunu tekrarlıyacaklardır.
|