Seni ilk gördüğümde tanıdım; Sen Kerküklü Türkmen’sin belli Başındaki camadanı bağlayışından, Çakı gibi duruşundan Sen Kerküklü Türkmen’sin Seni tanıdım, ‘Bile’ deyişinden tanıdım Sen Altunköprü’lü Türkmen’sin Konuşurken bir kolunu Kerkük’e diğerini Erbil’e uzatıyorsun Alnındaki su damlalarından belli Yüzmüşsün Zap suyunda Sen Altunköprülü Türkmen’sin ‘İki Kabab koy abeye’ deyişine kurban Sen Erbilli Türkmen’sin Seni saf temiz konuşmandan tanıdım Tarih kadar eski yılmaz bakışlı Gökbürü minaresi gibi başın dik Sen Erbilli Türkmen’sin Sazındaki tınıdan belli Mızrabı teli nağmesi acılar diyarı Tanıdım seni Felekoğlu Çolakoğlu diyarından Telaferli Türkmen’sin belli Sizler dosta ekmek tuzsunuz Sofranıza kurban ‘xumsumuz’ Gözünün yaşı Aksu gibi ak Sen Tuzhurmatı’lısın Elindeki su testisinden belli Marufoğlu gibi dertli Ali Haşim gibi cesursun Yılmayan hep dalgalanan bayraksın Vatana kurbansın “Kurban gene…” meyanından tanıdım seni Sen Duzlavı Türkmen’sin Zeynaabisdin gibi mübarek yüzün Dim dik boyun minare gibi Boyuna hayran Gözünde Reşit feri var Tanıdım seni Sen bir Dakuklu Türkmen’sin Tanıdım seni Yüzündeki barut isinden Dudağındaki çatlaktan Bileğindeki kudretten Gözyaşınla şehidini yıkayan Yılmaz bir Türkmen’sin Sen Beşirli Türkmen’sin Tanıdım seni Bereketli tarladır nefesin İncecik akarsuyun kenarındaki Huzur var yüzünde Ay yüzlüsün, kıskandılar Zehirlediler seni Şirinsin, zehire rağmen hala güzelsin Güzelliğinden tanıdım Sen Tazehurmatı’lı Türkmen’sin Şehriban narı yanağından Portakal rengi saçından Tanıdım seni bacım Uzaklarda olsan bile İçimden atamazlar seni Bir aşk rüzgârı eser Telafer’den Mendeli’ye Kuş olur selam dağıtır Türkmeneli’ye Bilirim “selamınız baş üste” dersin her daim İşte ondandır tanırım seni Sen Mendeli’li Türkmen’sin Hepinizi tanıyorum Siz Türkmen’siniz Acıların yumağı Sabrın çanağı Bütün fırtınalara inat Özgürlüğe susamış Özgürlüğün bayrağı Tanıdım sizi Siz Türkmen’siniz. *-*-*-*
|