Yılların yorgunluğu,yüreğine yüklendi Bu siyah defterini, bilmem kim yazdı Paşam? Kuytu karanlıklara,düşlerin sürüklendi Bu düzenli hayatın ,kadermi bozdu Paşam! ****** Bir yanda karenfiller,siyah siyah kokuyur Bir yanda anka kuşu,sana meydan okuyor O yeşil yıldızların,gözlerinden akıyor Hep o akış fenanın, sırrını çözdü Paşam... ****** İşte han ,işte kervan,ve yollar engebeli Belirsizliğin yokmuş,ne sonu ,ne evveli Perperişan bir ümrün,işte buymuş bedeli Bu hana niçin geldin, başınmı azdı Paşam! ****** Bu malenet dünyayı,kendine yarmı sandın! Yoksa bu malenetin, vefası varmı sandın! Göremin rüyasına nasıl oldu da kandın? O inancın,ölmeden kabrini kazdı Paşam! ****** Daha güneş ufukta,daha inip inerken, O neş'e duruğunda,yolların silinerken, Cilveli yüreğine, bir hançer saplanarken, Ellerinden bir hayat,bal gibi sızdı Paşam... ****** Üç fidan dalı diktin, bu mavi bahçemizde Güneş altına serdin, ne varsa buhçamızda Ansız ayrılığınla ,sarsılan içimizde Depremler oldu bizi, gidişin üzdü Paşam.. ****** Vefa dolu,aşk dolu,doğru dürüst insandın Yıllarca toprak için, millet için dert yandın Kurnaz ve iki yüzlü, insanlardan usandın Sonunda bu bulanık, ırmaktan ayak çektin, Ya bu kahpe dünyada , ne günler görecektin....
|