Çok eskiden bir kral varmış. Bir gün kral, ülkesindeki en yetenekli kişi ya da grubu seçmek istemiş. Bunun için bir plana ihtiyacı varmış… Düşünmüş… Düşünmüş… Derken… Sarayının girişine son derece emniyetli bir kapı yaptırmaya karar vermiş. Sonra da vezirini çağırarak halka bir duyuru yapmasını ve bu kapıyı açacak kişiye çok büyük bir ödül vereceğini ilan etmesini istemiş. Kendisi de sarayına çekilip, olanları izlemeye başlamış.
Elbette ki, sarayın geleni-gideni çokmuş. Ülkenin en zenginleri, önemli kişiler, başka ülkelerin elçileri ve daha bir çok kişi…. Bu insanların hepsinin de kapı ile karşılaştıklarında tek yaptıkları şey önce söylenip, hayıflanmak ve sonrasında da vazgeçip, geri dönmek olmuş. Çünkü, bir çok ustanın elinden çıkan bu devasa görüntülü kapı çok sağlam görünmekteymiş ve onu açmak imkansızmış…
Aradan uzun bir zaman geçmiş. Bu arada pek çok kişi kapıya uzaktan bakmış ve “biz bu kapıyı açabilecek kudrete sahip değiliz” demiş. Halkın bir kısmı ise kapıya biraz yaklaşmaya cesaret etmiş ama onlar da kapının ihtişamından ürkerek geri çekilmiş. Kralın tüm ümitlerinin tükenmeye başladığı bir anda, “birbirine sıkı sıkı bağlı olan, koydukları hedefe ulaşabilecekleri inancını taşıyan bir grup” gelmiş. Etraftaki yaşını-başını almış tüm insanların “yapamazsınız!”, “denemeye bile gerek yok, o kapıyı açmanız imkansız!” şeklindeki uyarılarına rağmen, içlerinden birisi çıkıvermiş ve kapıyı elleriyle yavaşça itmiş. Ve o devasa kapı, ülkedeki diğer insanların şaşkın bakışları altında açılıvermiş… Çünkü, kapı zaten açıkmış!
Bilindiği gibi bir milliyeti oluşturan unsurlar, o topluluğun fertlerinin kendilerine özgü belli bir coğrafyada ikamet etmeleri, birbirleriyle ortak dil, din, ırk, tarih bağlarıyla bağlanmaları ve birlikte yaşama arzusunu hissetmelerinden ibarettir. Bütün bu unsurlar Türkmenlerde olduğuna göre, bu topluluk Irak’ta bir azınlık değil üçüncü ana unsur olmayı hak etmiş bir topluluktur. Dolayısıyla bu hakkın getirdiği tüm nimetlerden faydalanmalarını sağlamak ise Türkmen siyasetçilerinin elindedir. Gün, en küçüğünden, en büyüğüne kadar bütün milletin elele verip, kişisel mücadeleleri bir yana bırakarak dayanışma yapması gereken gündür!
Tıpkı masaldaki gibi; “Arkasında pek çok güzel şey olan ve bizim kapalı sandığımız kapılar, belki de aslında açıktır ve eksik olan tek şey, onu itebilecek kadar küçücük bir cesarettir...”
|