bir çocuğun gözüyle hayal et daha gem vurulmamış beynine ufuktan ötesini görür oradaki ejderhaların renklerini bilir tek tek
bir çocuğun gözüyle hayal et ilk defa yağmurla tanışır ilk defa toprak kokusunu alır gözyaşları damlarken
takılır gözü duvardaki fotoğraflara hepsi gölge gibi siyah beyaz “igidlerimiz” diye öğretmiş annesi ona kadar saymayı bilmez dörttür der çoktur der ve kollarını açar Allah’ı kucaklarcasına
çocuktur işte üçler dörtler dokuzlar kırklar saklasın annesi “daha çok erken” dese de ay yıldızlı bayrağa sarılmayı sever uyurken kırk yıldır ayın doğuşunu bekler
ezberletmiş ona annesi yumuk ellerini açar papağan gibi okur el-fatiha Necdet’e -büyüyünce öğrenecektir fatiha başlangıçtır arapça-
bir çocuğun gözleriyle hayat et Kerkük’ü her şey sahte şekerler ağızda çamur gibi oyuncaklar iki günde kırılıyor ağla hıçkırarak ağlayabildiğin kadar uzaktan bir hoyrat sesi bastırır hıçkırıklarını
koşar odaya göz yaşlarıyla duvara endişeyle bakar neyse ki hala “igidler” asılı 16 Ocak 2021
|